Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından pandemi ilan edilmiş olan kamuoyunda “coronavirus” olarak bilinen COVID-19 virüsü ve bu virüse karşı ülkelerin ve kurumların almış olduğu tedbirlerin mücbir sebep yönünden değerlendirilmesi güncel bir ihtiyaç halini almıştır.
Türk Borçlar Kanunu’nda yer verilmekle birlikte açık bir tanımı yapılmamış olan mücbir sebep, Yargıtay içtihatlarına göre; “borçlunun faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, borcun ihlâline kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olay”dır. Bu anlamda deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doğal afetler genel olarak mücbir sebep sayılır. Yargıtay içtihatlarına göre sadece doğal olaylar değil, sosyal, hukuki veya insana bağlı beşeri bir olay da mücbir sebep olabilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1190 E. 2018/1259 K. 27.06.2018 T.). Bu çerçevede Yargıtay, ihracat-ithalat yasaklamalarını mücbir sebep olarak değerlendirmekte olup, COVID-19 virüsü sebebiyle getirilebilecek ihracat veya ithalat yasaklarının söz konusu olması halinde bu durumun mücbir sebep sayılacağını ve borcu ifa etme imkansızlığının bu sebepten ileri geldiğini ispat eden tarafın sorumsuz sayılacağını ifade edilebilir. Bu denli açık durumlar haricinde ya da hizmet sektöründeki yükümlülüklerin ifasında mücbir sebep durumuna bağlı iddialar, COVID-19 virüsü ve bu virüse karşı alınan tedbirler nedeniyle borcun yerine getirilememesi arasında bir sebep-sonuç ilişkisinin varlığı halinde kabul görebilecektir. Aksi takdirde nedensellik ilişkisi bulunmayan olaylarda sadece virüs tehdidi ya da başka sektörlerde kabul gören mücbir sebep uygulaması öne sürülerek borçtan kurtulmaya çalışmak yahut mücbir sebep ortadan kalkana kadar edimin ertelenmesini talep etmek, hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilebilecektir.
Bu açıklamalar doğrultusunda; mücbir sebebin oluşup oluşmadığı ve etkisinin, tarafların edimlerini yerine getirmemesi için hukuken kabul edilebilir bir neden olup olmadığının, her somut sözleşmesel ilişki ve uyuşmazlık koşullarına göre ayrı olarak değerlendirilmesi doğru olacaktır.
Comments