Derneklerin tüzükleri ile belirledikleri amaçlara ulaşabilmek için ihtiyaç duydukları maddi geliri, ticari işletme faaliyetleri ile temin etmeleri mümkün olsa da, bu durum bir takım yükümlülükleri de beraberinde getirmekte.
Bu kapsamda öncelikle belirtmek gerekir ki teşebbüs sahibi dernekler tacir sayıldıklarından, defter tutma bakımından da tacir gibi değerlendirilirler.
Ticari defterlerin kanunda öngörülen usul ve esaslara uygun olarak tutulması halinde, yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin hukuki ve cezai sorumlulukları söz konusu olacaktır. Bu bağlamda usulsüzlüklere karşı Türk Ticaret Kanunu adli ve idari para cezası niteliğinde bir cezai sorumluluk söz konusuyken, usulsüzlüklerin dolandırıcılık, şirket/kooperatifler hakkında yanlış bilgilendirme vb. suçlar dahilinde değerlendirilmesi halinde ise Türk Ceza Kanunu kapsamında cezai yaptırımlar gündeme gelecektir.
Ayrıca; iktisadi teşebbüs kuran dernekler, Vergi Usul Kanunu gereği teşebbüs vasıtasıyla elde ettikleri kazanç üzerinden kurumlar vergisine tabidirler.
Bu vasıtayla vergi mükellefi haline gelen derneklerin söz konusu yükümlülükleri, derneğin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilir. Yüksek Yargı kararlarında görülmektedir ki kamu alacaklarının dernek tüzel kişiliğinden tahsil edilememesi halinde yükümlülüklerini ihmal ettiği kabul edilen Yönetim Kurulu üyeleri mali sorumluluk altında olacaklardır. Yanı sıra vergi mükellefiyeti çerçevesinde usulsüzlükler, gerek Vergi Usul Kanunu gerek Ceza Kanununda hapis cezası ile müeyyidelendirilmişlerdir.
Comments