Bilindiği üzere 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu 24 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Peki kişisel verilerin korunması konusunda kanuni bir düzenlemeye neden ihtiyaç duyulmuştur?
Günümüzde bilgi; internetin akıl üstü gücünü de arkasına alarak inanılmaz bir dolaşıma geçmiştir. Bu dolaşım bilgi teknolojilerinin de gelişimiyle kişilere ait sayısız verinin; yetkisiz kişilerin erişimine geçme ve ifşa olma ihtimalini iyiden iyiye arttırmıştır. Kişilik haklarının ihlali anlamına gelecek olan bu ihtimal kişisel verilerin korunmasını zaruri hale getirmiştir.
Kişisel verilerin korunması hususu özellikle Avrupa’da hassasiyetle yaklaşılan ve uzun zamandır üzerinde durulan konuların başında yer almaktadır. Bu yaklaşım da ülkemizde kişisel verilerin korunmasıyla ilgili düzenlemelere adım atılmasına ön ayak oluşturmuştur. Öncelikle; “kişisel verilerin geçmişte olduğundan çok daha fazla korunmaya muhtaç olduğuna inanan” Avrupa Konseyi tarafından, tüm üye ülkelerde kişisel verilerin aynı standartlarda korunması ve sınır ötesi veri akışı ilkelerinin belirlenmesi amacıyla hazırlanan Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına İlişkin 108 Sayılı Sözleşme 28 Ocak 1981 tarihinde imzaya açılmış ve ülkemiz tarafından da imzalanmıştır. Ardından Avrupa Birliği tarafından 1995 yılında Kişisel Verilerin Korunması Direktifi (Direktif 95/46/EC) uygulamaya konulmuştur. Bunun üzerine 2000’li yıllardan itibaren kişisel verilerin korunması ülkemiz gündemine iyiden iyiye girmiş, 2016 yılında 1995 tarihli Avrupa Birliği Direktifine paralel bir mevzuat hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Comments